30 Temmuz 2014 Çarşamba

FİKİRSİZLİK VE ESTETİKSİZLİĞİMİZ ÜZERİNE

Özellikle cumhuriyet sonrası dönemlere bakıldığında; Gerek basın-yayın, gerek çekilen sinema filmleri (gölge oyunu dahil) insanların algıların köreltilmeye başladığı utanç verici yılları görürüz. Şu an İslam dünyasının fikirsizliği ve -Üstad ve Salih Mirzabeyoğlu’nu bir tarafa koyduğumuzda- en başta mütefekkir eksikliği bundan kaynaklanır. Nasıl bir durumda olduğumuzu Rahmetli Cevat Ülger’in şu hatırası kanıtlar niteliktedir;

Rahmetli Cevat Ülger, yanına gelen insanlara iki resim gösterir. Bu resimlerin altındaki isim bölümünü eliyle kapatarak sorar hangisi daha güzeldir diye?


Bu resimlerin birisi cami, birisi de kilise resmidir!.

Seçime göre insanların İslami tahayyülü meydana çıkar. Ama umumiyet hep kiliseyi güzel olarak kabul etmiştir. Diyeceğimiz odur ki, İslami estetik yapısı olmayan insan tipi, ne güzeli idrak edebilir, ne de çirkini.

İslami estetik anlayışı olmayan müslümanların algıları köreltildi; yukarıda bahsettiğimiz ‘’FİKİRSİZLİK’’ hastalığının en çok Müslüman camiada yaşanmasının sebebi budur…


‘’Fikirsiz Aksiyonculuk’’ olmaz!! Bu ölçüye nispetle Müslüman camianın fikirsizliği göz önüne alındığında ‘’İslam ‘’ için ortaya koyulan her türlü aksiyon-irade havada kalıyor ki, özellikle ‘’İslam ülkelerinin’’ bu denli karışık olmasının temel sebebi bundan…

(Batının önde gelen psikologlarından ‘’Gustav Jung’’ Afrika’da bir kabileyi ziyarete gider, oradan bir yerliye mektup verir, mektubu postalamasını ister, yerli yapması gerekeni anladığı halde Jung’un gözünün içine bakmaktan başka bir şey yapmaz… Sonrasında kabilenin şefi yerlinin yanına gelir anladığı dilden (kırbaç şaklatarak bağırıp çağırarak) mektubu postalaması gerektiğini söyler, yerli o an yapması gerekenin şuuruna varmıştır, gözleri parlar ve 1 saatte gideceği yolu yarım saatte gidip gelir…) Bu hikâyeyi islamın ve müslümanların durumuna tevil edersek; O kabile şefi çıkmıyor ki, Müslümanlar yapması gerekenlerin şuuruna varabilsin… Bir vahim durumda şurada ki; Müslümanın hayatına hakim kılınmasını istediği bir devlet nizamını gerek fikir gerekse aksiyon bazında her yönüyle ortaya koyan, ortaya koyduğu nizamın ölçüleri ve hakikatleri ile yaşayan mütefekkir, ‘’Müslümanlar dik durun’’ dediği için esir ediliyor, bu şekilde zaman tahrif ediliyor…!!!

Bundan dolayı Müslümanlara yapması gerekenlerin şuuruna vardırıcı bir fikir adamı yokluğu yaşanıyor, bu esaret devam ettiği sürece zaman tahrif edilmeye, idrakler iğdiş edilmeye, algılar köreltilmeye devam edecek…

Üstad Necip Fazıl’ın işaretlediği; ‘’Müslümanlarda olması gereken dava ahlakına sol kesim sahip’’hakikati, şuan ‘’Özellikle İSLAM ülkelerinin’’ bu denli karışık olmasının ortaya elle tutulur bir İslami irade koyulamayışın bir başka sebebi, tezahürü…

Batı’nın ‘’Kültür Emperyalizmi’’ politikasının en çok empoze edildiği, kültürlerin, geleneklerin ve diğer minumum hayati değerlerin yozlaştırıldığı ülkeler nedense hep ‘’İSLAM ülkeleri’’ olmuştur… Önceden kültürlerini, yaşayış tarzlarını, vs. gizliden gizliye empoze eden batı ‘’Ilımlı İslam’’-‘’Dinler arası diyalog’’ zırvalarıyla (Türkiye’de ki temsilcileri herkesin malumudur…) bunu aleniyete dökmüş, ve büyük ölçüde başarmıştır…

Daha eskilere gidildiğinde, Müslüman Anadolu topraklarında, bu toprakların en önemli kültürel değerlerinden olan ‘’TÜRKÜ’’söylemek dahi yasaklanmış, söylediğin müzikler ‘’BATI’’ menşeili olacak, diye şart koşulmuştur…

Özellikle 28 Şubat sürecinde ‘’Batı Çalışma Grubu’’ adı altında bir zulüm mekanizması oluşturulmuş %99’u Müslüman olan(sözde) bu topraklarda, İslam’a karşı en amansız mücadele gene bu topraklarda verilmiştir… Başta Salih Mirzabeyoğlu olmak birçok fikir adamı yalnızlaştırılmaya, itibarsızlaştırılmaya, öldürülmeye çalışılmıştır…

Günümüz Türkiye’sine bakıldığında ise, hükümet; batının en büyük projesi olan ‘’BOP’’ projesinin eşbaşkanlığını, sözcülüğünü yapmaktadır… Siyonizmin kurucusunun mezarına mum dikip ağıt yakmakta, İslam dünyasını refaha erdirecek içinde bulunduğu gafletten kurtaracak mutlak fikrin sahibini esir ederek zamanı tahrif etmektedir… Durumun vehametini anlatabildim mi bilemiyorum… Fakat ben meclisin duvarlarında "Hakimiyet HAKKINDIR" düsturuna hasret kalan biri olarak, Kurtarıcı fikrin sahibinin özgürlüğüne biran önce kavuşmasını, ortaya koyduğu nizamın ölçülerine hasret kaldığımızı buradan ilan ederim…

"SANCAK BURADAN DÜŞTÜ, BURADAN KALKACAK"
Vesselam…

SALİH AHMET SAK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder